• İmsak 06:43
  • Güneş 08:15
  • Öğle 13:04
  • İkindi 15:23
  • Akşam 17:44
  • Yatsı 19:10
  • SONRAKİ NAMAZA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2025 - İstanbul
  1. Haberler
  2. MAGAZİN
  3. Büyük Dedelerimizin Yaşadığı Travmalar Neslimizi Nasıl Etkiliyor?

Büyük Dedelerimizin Yaşadığı Travmalar Neslimizi Nasıl Etkiliyor?

featured
0
Paylaş

Geçtiğimiz aylarda çok ilgi çeken bir diziyle gündeme gelen “aile dizimi terapisi”; ilahiyat, pedagoji ve felsefe eğitimi almış bir Alman psikoterapist olan Bert Hellinger tarafından ortaya atılmış bir kuram ve uygulama.

Bu kuram, bireyin ailesindeki önceki kuşaklarda yaşanan travmaların, çocuklarına ve torunlarına aktarıldığını, kişinin bugün yaşadığı sorunlarının bu eski çözümlenmemiş duygu ve travmalardan kaynaklandığını öne sürer. Yani sorun yaşayan birey bir anlamda eski kuşakların “günahlarının” ya da “travmalarının” bedelini ödüyordur. Buna göre bugünkü sorunların çözüm geçmişteki olayın açığa çıkarılıp, yaşanan travma veya duygunun çözümlenmesiyle gerçekleşir.

NASIL DOĞDU?

Bert Hellinger 16 yıl boyunca Katolik bir misyoner olarak aralarında yaşadığı Zulu kabilesinin geçmişi ve ataları önemseyen geleneklerinden çok etkilendi ve Batılı psikoterapi kuramlarının sorun yaşayan bireyi odak almasının yanlış olduğunu düşündü. Hellinger 1970’lerin sonunda rahipliği bıraktı ve psikanaliz, Gestalt terapisi, transaksiyonel analiz, primal terapi, hipnoterapi, NLP ve aile terapisi eğitimlerine başlamak üzere ülkesi olan Almanya’ya döndü. Zulu halkından öğrendiklerini de bunlarla bütünleştirerek bir sentez yaparak “Aile dizimi” kuramını ve terapisini oluşturdu.

AİLE DİZİMİ BİLİMSEL Mİ?

Görüldüğü gibi herhangi bir bilimsel temeli olmayan, tamamıyla ilahiyat, pedagoji ve felsefe kökenli bir kişinin Zulu gelenekleri ve birtakım bilimsel temelden yoksun terapilerin sentezi ile oluşturduğu bu yaklaşım, psikolojide sahte bilim (pseudo-science) denilen türdeki terapilerin en tipik örneklerinden biridir. Kişinin sorunlarının uzak atalarının travmaları ve çözümlenmemiş çatışmalarıyla ilgili olduğu görüşü, deneysel hiçbir temeli olmayan kişisel bir spekülasyondan başka bir şey değildir.

AİLE ÖNEMLİ Mİ?

Tabi ki. Zaten aile öyküsü ve aile ilişkileri hemen her tür psikoterapide ele alınan bir konudur. Ancak burada odak doğrudan doğruya o kişinin yetişmesinde ve geçmişinde bizzat yer almış kişilerdir. Psikoterapi sürecinde de gerekli ve uygun durumlarda bu olumsuz çocukluk yaşantılarından öğrenilen ve bugünü de olumsuz etkileyen anlamları değiştirmeye dönük teknikler kullanılır. Burada bireylerin geçmiş yaşantıları canlandırarak duyguları ve süregiden olumsuz inançları tespit edilir ve daha sonra gerçekçi yorum ve değerlendirmelerle geçmiş anılar yeniden yapılandırılır. Bu tekniklerin aile dizimi terapisinde görüldüğü gibi sorunu kişinin özellikle de 3 kuşak öncesi ataların yaşadığı travmalarla ilişkilendirilmesiyle bir ilgisi yoktur.

BU TÜR YÖNTEMLER İŞE YARAR MI?

“Aile dizimi terapisi” olarak günümüzde popülarize edilmeye çalışılan bu yaklaşım bazı bilimsel bulguların (epigenetik gibi) bağlamından koparılarak ve bilimdışı öğelerle karıştırılarak yeniden sunumundan ibarettir. Bu ve benzeri sahte bilime dayalı terapilerin yararlı olduğunu gösteren hiçbir bilimsel çalışma yoktur. Eğer bir kişi bu tür bir terapiden yararlanıyorsa bu muhtemelen terapinin özgün etkisinden çok, plasebo etkisi, empati, telkin ve durumuna bir açıklama getirmenin verdiği rahatlık gibi öğelere bağlı olup gerçek ve kalıcı bir düzelme değildir.

ZARAR VEREBİLİR Mİ?

Aile dizimi, bilimsel temeli olmayan ve pek çok açıdan da sahte bilim uygulamaları içeren bir yöntemdir. Ciddi ruhsal rahatsızlıklarda bu tür yaklaşımlar yararlı olmak bir yana kişilere zarar verebilir, kişinin sorunlarını daha da artırabilir.

NE YAPALIM?

Dolayısıyla, insanların psikolojik sorunlar için konunun uzmanlarından yardım alması, geçerliliği olmayan yöntemlere başvurmaması gerekir. Sahte bilime dayalı yöntemlerin faydası olmamasının ötesinde zararı olabileceği, kişilerin ihtiyacı olan psikolojik müdahaleler yerine en azından zaman kaybı yaşayacağı gibi hatta yatkın bireylerde sorunları daha da artırma riski taşıdığı unutulmamalıdır.

Bireyler bu tür terapilerle yaşadıkları sıkıntıyı uygunsuz bir şekilde anlamlandırarak çözüme ulaşmak yerine çözümden uzaklaşabilir.

Spiritüel içeriklere sahip, bilimsel dayanağı olmayan veya yetersiz kalan bu yeni akım tedavi yöntemler, vadettikleri mucizevi çözümlerle birçok kişinin ilgisini çekmektedir; ama unutulmamalıdır ki hiçbir gerçek kazanım sahte mucizelerle elde edilemez.


En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

En Son Tv ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.