Bu yazının kaleme alındığı saatlerde tüm gözler Donald Trump’ın açıklama yapacağı Beyaz Ev’e çevrilmişti. ABD ve İngiltere’nin İsrail’in yanında İran’a karşı savaş ilan etmesi kuvvetle muhtemel görünüyordu.
Doğrudan bir savaş ilanı cehennemin kapılarını açmak anlamına geliyor. Ancak, bu olmasa bile tüm Batı dünyası İsrail’in arkasında fiilen savaşa dahil oldu bile. İsrail’e verilen siyasi, maddi ve askeri desteğin haddi hesabı yok. Kanada’sından tutun Japonya’ya kadar türlü biçimde siyonizmin arkasındalar.
İsrail uçaklarının tüm saldırılar boyunca ABD ve İngiliz tanker uçaklarından ve istihbaratından destek aldığı biliniyor. G7 ülkeleri, yayınladıkları ortak bildiride saldırıya uğrayan İran’ı suçlayıp saldırgan İsrail’in sırtını sıvazladılar.
İran’ın ise Rusya’dan ve özellikle Çin’den destek aldığı biliniyor. Önce Pakistan, ardından Afganistan ve Kuzey Kore “İran’ı vurursanız karşılık veririz” dedi. 21 İslam ülkesi İsrail’i suçlayan bir bildiri yayınladı. Küba, Güney Afrika, Brezilya ve Venezüella İran’ı destekliyor. Mazlum Filistin halkının duruşunu ise söylemeye gerek yok sanıyorum.
Anlayacağınız dünya, birkaç istisna dışında Doğu – Batı veya küresel Kuzey – Güney şeklinde ayrışmış durumda. Dolayısı ile bu savaşı, ana aktörleri ABD /Avrupa ve Çin/Rusya olacak “büyük savaşın” erken bir evresi olarak görebiliriz. Yani, savaşın büyüyüp yayılması kaçınılmaz.
Peki, bu büyük savaşta biz ne yapacağız?
Birinci Dünya Savaşı, esasen bizim topraklarımızın pay edilmesi kavgası idi. Dışında kalmamız pek mümkün değildi, girdik kaybettik. Ülkeyi yöneten kadrolar pek cesurdu ama deneyimleri ve siyasi akılları zayıftı.
İkinci Savaş’a ise girmemeyi başardık. O dönemin kadroları ise deneyimli siyaset bilen kişilerdi ama onlarda da cesaret eksikti. Savaşın yıkıcı etkisinden korunduk ama yarım kalan Misakı Milli hesabımızı bitirmeye dair muhtemel fırsatları hiç düşünmedik.
Bugünkü Türkiye’yi yönetiminde ise deneyim, feraset ve cesaret dengesini yakalamışız gibi görünüyor. Türkiye’nin kendini hızla savaşa hazırlaması bunun bir göstergesi. Çünkü artık siz istemeseniz de savaşın içine çekilebiliyorsunuz.
Savaş hazırlığı deyince sadece savunma sanayi işlerini anlamayın. Terörsüz Türkiye hamlesi, yeni Anayasa süreci ve “yerli Zelenskiy projesinin” tasfiyesi de esasen büyük savaşın hazırlıkları arasında sayılabilir.
Bugüne kadar görülmemiş türdeki savaşlar için görülmemiş türde hazırlıklar gerekir. Terörün, inanılmaz derecede cesur siyasi hamleler ile, hem de MHP tarafından tasfiye noktasına getirilmesi böylesi bir iş.
Benzer bir durum silahlar için de geçerli. Haluk Bayraktar, İsrail – İran çatışmasının ikinci gününde yayınladığı mesajında bakın hangi ifadeleri kullanıyor: “Şimdi yeni harp konseptlerine uygun, düşük maliyetli, otomotiv endüstrisindeki gibi hızlı bir şekilde seri üretilebilen ve gerektiğinde harcanabilir sistemleri hızla sahaya sürebileceğimiz bir anlayışı hakim kılmalıyız.”
Türkiye’nin bunca yıldır insansız hava araçları ve benzeri sistemlere neden bu kadar yatırım yaptığı da böylelikle açıklık kazanıyor. Uçağınız, tankınız, geminiz de olacak, aynı anda binlercesini üretebildiğiniz dronlarınız da.
Gaffar Yakınca / Haber7
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Vahim bir durum ama sizin gibi düşünürsek umut her zaman vardır.
Bunlar çok korkutucu gelişmeler. Türkiye’nin bu durumu nasıl yöneteceği konusunda endişelerim var.
Savaş hazırlıklarını ele almanız çok önemli. Türkiye’nin bu süreçte ne gibi adımlar atacağı merak konusu.
Gerçekten de Uluslararası ilişkilerin nasıl evrileceğini merak ediyorum, belirsizlik çok büyük.
Savaşın kaçınılmaz olduğu görüşüne katılmıyorum. Diplomasi hala mümkün.
Yazınızı ilgiyle okudum, dünya üzerindeki bu güç dengeleri gerçekten endişe verici.
Türkiye’nin savunma stratejileri üzerine düşündükleriniz oldukça önemli. Umarım barış sağlanır.
Bu savaş ihtimali hakkında daha fazla araştırma yapmalıyız, bilgi çok önemli!
Bu yazıyı okudum ama bazı noktaların abartıldığını düşünüyorum. Savaşın ne zaman, nasıl çıkacağı belli olmaz.
Makale çok düşünceli ve güncel olaylara ışık tutuyor. Savaşın kaçınılmazlığı üzerine böyle derin bir analiz görmek güzel.
Bu savaş ilanı konusu çok derin, özellikle Türkiye’nin durumu hakkında daha fazla bilgi paylaşmanızı isterim.
Savaşın doğuracağı sonuçlar üzerinde çok durulmuş. Özellikle hicivli bir dille yorumlamak da Japonya’nın tavrını unuttura bilir.
Yerli üretim konusundaki vurgularınız dikkat çekici. Savunma sanayi gerçekten kritik bir öneme sahip.
Savaş ilanları çok korkutucu, dünya neden bu kadar gergin hale geldi?
Yazınızı okuduktan sonra siyasi durum hakkında düşünmeye başladım, çok karmaşık bir süreç.