Dağlara tırmanıyor, vadilerde dolanıyor, yeşil dünyasında kayboluyorlar. İçlerinde imam, polis, öğretmen, doktor, tornacı gibi farklı meslek gruplarından insanlar bulunuyor. Ortak noktaları ise doğaya duydukları sevgi… Kendilerine ‘yurttaş bilimci’ adını veriyorlar, çünkü etraflarını sıradan bir şekilde gezmiyorlar. Her bitkiyi, her çiçeği derinlemesine inceliyorlar. Endemik türlere dair bilgileri bir botanikçi kadar sağlam; bu bitkilerin izini sürüyor, keşfediyor, buluyor ve bilimin bu bitkileri tanımasına yardımcı oluyorlar.
Botanik konusunda eğitim almış değiller, fakat sohbet etmeye başladığınızda; imam, polis, doktor ve tornacı, hepsinin bitkilerle ilgili bilgileriyle sizi şaşkına çevirebilir. Neredeyse her bitkinin Latince ismini biliyorlar. Kendilerini yurttaş bilimci olarak tanımlarlar; bu terim İngilizce ‘citizen science’ (vatandaş bilimi) ifadesinden gelmektedir. Birçoğu doğada fotoğraf çekerek ve bunları sosyal medya üzerinden paylaşarak işe başlamış. Doğa tutkunları bu şekilde bir araya gelmişler. Önce kendi keşfettikleri bitkiler üzerine tartışmalara başladılar, ardından bilim insanlarının dikkatini çekmeyi başardılar. Onlara yardım eden ise Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde botanik konusunda uzman olan Prof. Dr. Hasan Yıldırım oldu.
Yurttaş bilimcilerin doğada keşfettiği ve bilim dünyasına kazandırdığı yaklaşık 25 yeni bitki türü mevcut. Hem Hasan Yıldırım ile hem de yurttaş bilimcilerle röportaj yaptık.
‘Maddi bir kazancımız yok’
Bülent Elmas (61) Emekli İngilizce öğretmeni
Başlangıçta manzara fotoğrafı çekmeye yöneldim, ardından orkidelere ilgi duymaya başladım. Yaklaşık 20 yıldır doğa yürüyüşleri yapıyorum. Fethiye’de yaşıyorum. Fethiye Ticaret Odası tarafından yayınlanan ‘Babadağ Bitkileri’ kitabında fotoğraflarım kullanıldı. Bunun yanı sıra ‘Muğla’nın Endemik ve Nadir Bitkileri’ (Alternatif Yayıncılık) adlı esere katkıda bulundum. Bu aktiviteyi yalnızca doğa sevgimizden dolayı gerçekleştiriyoruz; maddi bir beklentimiz yok. Karadeniz ve Doğu Anadolu’ya da gidiyoruz. Benim adımı taşıyan bir sümbül türü var: Leopoldia elmasii. Türkçe’de Elmas müşkürüm olarak biliniyor. Ülkemiz bitki çeşitliliği açısından son derece zengin; Avrupa’daki toplam bitki türlerine yakın bir sayıya sahibiz. Özellikle Akdeniz ve Toroslar bölgeleri en verimli yerler arasında.
‘Kaybolan türleri de buluyorlar’
Prof. Dr. Hasan Yıldırım
Yurttaş bilimciler, doğaya tutkulu bireylerdir. Şehir hayatından bunalmış ve bu yolla kendilerini tedavi ediyorlar. Kuşlar, kelebekler veya bitkilerle başlayan bir yolculukları var. 2009’da Flora adında bir Facebook grubunda bir araya geldik. Riyat Gül adında emekli bir doktorumuz mevcut; Datça’da yaşıyor ve kuşlar üzerine akademik araştırmalar yapıyordu. Daha sonra bitkilere yöneldi ve grubu kurdu. O dönemde sadece 200 yurttaş bilimci bulunuyordu, şu an ise yaklaşık 12 bin kişilik bir topluluğa ulaşmış durumdayız. Onların doğada keşfettikleri yaklaşık 25 yeni bitki türünü bilim camiasına kazandırdık. Bitkilere keşfedenlerin isimlerini veriyoruz. Sadece yeni türlerin keşfi değil, aynı zamanda yurttaş bilimcilerimiz kaybolmuş bitkileri de bulmakta. Bilim çevresinin halka ulaşım konusunda biraz kapalı olduğu maalesef doğru. Oysa ki bu insanlar, keşfettikleri bitkilerle ilgili bir bilim insanına danışmak istiyorlar, değer görmek arzusundalar.
‘Uzun süre kendi yağımızda kavrulduk’
Riyat Gül (65), emekli kadın doğum doktoru
Dağlara olan sevgimle sürekli dolaşırdım. 2009’dan itibaren fotoğraf çekmeye başladım ve sonrasında Facebook’ta Flora grubunu kurdum. Benim gibi doğa meraklısı pek çok insan ile karşılaştım; herkes bağında, bahçesinde bulunan bitkilerin fotoğraflarını çekip paylaştı. Uzun bir süre yalnız başımıza çalıştık, sonra grubumuz üniversite öğretim üyelerinin dikkatini çekti. Hasan Yıldırım, başlangıçtan beri yanımızda yer aldı; bitkilere fotoğraflar üzerinden teşhis koydu. Şu anda Datça’da yaşıyorum ama isminin verildiği Acantholimon riyatguelii bitkisini Sivrihisar, Eskişehir’de rastlantı sonucu gördüm. Dünyada bilinmeyen bir tür olduğunu öğrendik ve bu yeni türün makalesi Phytotaxa (hakemli, bilimsel dergi) adlı dergide yayımlandı.
‘Köylülerle, muhtarlarla konuştum’
Ahmet Tıraş (51), polis memuru
Özellikle sevdiğim bir bitki var; yöremizde develik çiçeği olarak bilinir. Bir gün arkadaşlarımla pikniğe gittiğimizde bu bitkiyi gördüm. Arkadaşım “Biz buna havaza deriz” dedi. O akşam oturup araştırma yaptım, muğla bölgesinde tavukçiçeği diye adlandırıldığını öğrenerek, Latince adının da Daphne sericea olduğunu öğrendim. Bitkilere olan ilgim böyle başladı. Tarım, ormancılık, botanik ya da biyoloji üzerine bir eğitimim yok; sosyal medyada Flora grubunu keşfettim. Onları birkaç ay boyunca takip ettim ve bitkilerin isimlerini öğrenmeye çalıştım. Sonra Prof. Dr. Hasan Yıldırım ile tanıştım ve yurttaş bilimcilerin Ermenek’teki buluşmasına katıldım. İki yıl önce İstanbul’daki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne gitme fırsatım oldu. Alanya’da yaşıyorum ve kendi kendime çevremdeki bitkileri araştırıyorum. Köylülerle, muhtarlarla ve ormancılarla konuşarak bitkilerin bulunduğu yerleri tespit ediyorum. Sadece Alanya çevresinde 800’den fazla bitki fotoğrafladım. Söğüt Yaylası’nın güneyinde yeni bir tür keşfettim ve adını ve Hasan Hoca’nın soyadını verdik: Allium ahmettrasii yıldırım. Phytotaxa dergisinde de yayımlandı.
‘Onların sihirli dünyasına daldım’
Cem Çuhacıoğlu (62), tornacı
Fotoğrafçılıkla uğraşırken bitkileri keşfetme fırsatı buldum ve onların sihirli dünyasına daldım. İzmir, Bahçelievler’de yaşamaktayım, fakat Gümüldür’de rastladığım güzel bir bitki oldu. Bunun yeni bir tür olup olmadığını araştırdım; Yunanistan’a baktım, mevcut kaynakları kontrol ettim, tüm Stachys ailesine göz attım. Nihayetinde böyle bir bitkinin olmadığını belirleyip Hasan Yıldırım’a danıştım. Yeni bir tür olduğunu öğrendik. Bitkiye adım verilerek, Stachys cuhacioglui oldu. Türkçede efeçayı olarak biliniyor. Hasan Yıldırım, “Yeni bir tür arıyorsanız vadilere veya kaya zirvelerine bakın” demişti. Bu bitki, kaya üzerinde yetişiyor.
‘Zarif çiçekler var bu topraklarda’
Musa Geçit (60), emekli imam
Bir sakatlık yaşayıp düştüm ve dizim iltihaplandı. Bu kalbime derin bir etki yaptı. Bunalım geçirme aşamasına gelmiştim ki Mardin’deki bir çayırda, bir çiğdem gördüm. Bu çiçek beni oldukça etkiledi; çiğdemin toprağa yakın kısmı sanki bir gelinin duvağına benziyordu. O zamanlar fotoğraf makinem yoktu, telefonla çekim yaptım. Toprak kuruduğundan çatlamıştı ve bu çiğdem içinden çıkıyordu. “Ne kadar zarif çiçekler mevcut bu topraklarda,” dedim ve bitkilere olan ilgim böyle başladı. Mardin merkezde, Nur Mahallesi’nde yaşıyorum. Çektiğim fotoğraf sayısını bile unuttum. Hasan Yıldırım, fotoğrafını çektiğim 100’den fazla bitki türünü tespit etmeye çalıştı. O günden sonra ben de bitkileri tanımlamaya başladım. Şu an arşivimde köyümün florasına ait 565 tür mevcut. Bunlardan biri de benim keşfettiğim ve yeni bir tür olan o çiğdem. Latince ismi Crocus musagecitii olarak belirlendi. Musa Geçit çiğdemi olarak da biliniyor. Bu anahtar kelimede aslında sekiz yıl süren bir uğraş var. Bu hikaye sona ermiyor. En büyük hedefim Mardin’in biyoçeşitliliğini sergileyen bir fotoğraf müzesi açmak; burada sadece bitkiler değil, aynı zamanda sivrisineklerden kelebeklere, böceklerden çekirgelere kadar pek çok canlı türü yer alacak.
‘Yangın riski büyük sıkıntı’
Buse Topçuoğlu (38), zeytinyağı üreticisi
Muğla, Akyaka’da ikamet ediyorum. Sekiz sene önce bir şirket kurarak zeytinyağı üretmeye başladım. Yaklaşık dokuz yıl önce amatör olarak botanikle ilgilenmeye başladım. Yolda çok dikkat çekici bir bitki gördüm ve onun ne olduğunu merak ettim. Araştırmalar yaptım ve üniversite akademisyenlerine başvurdum. Merakım daha da büyüdü. Öğrendiklerimi sosyal medyada paylaşmaya başladım. İki yeni türle karşılaştım; biri Marmaris’teki Balan Dağı’nda keşfettiğim Muğla kasidesi, Latince adı ise Scutellaria topcuoglui oldu, ismi benim soyadımı taşıyor. İkinci tür ise Balan sümbülü, Latince ismi ise Leopoldia buseana. Bu işe ciddi anlamda zaman ayırmak gerekiyor; araziye bir kere giderek olmuyor. O bitkiyi farklı dönemlerde – tohumdayken, çiçekteyken, meyvedeyken – ziyaret etmek şart. Ancak Muğla’da büyük oranda yangın riski ve insan tehdidi mevcut. Endemik bitki türlerinin sürdürülebilirliği açısından bu maalesef büyük bir sorun teşkil ediyor.
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.




