USD39,59
%-0.32
EURO45,67
%-0.99
GBP53,68
%-0.71
BIST9.311,88
%-2.19
GR. ALTIN4.345,98
%1.44
BTC4.117.986,11
%-0.22
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak

Erdoğan, TBMM'de önemli mesajlar vererek İsrail'in saldırganlığını kınadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Grup Toplantısı'nda İsrail'in saldırganlıklarına değinerek Türkiye'nin her senaryoya hazır olduğunu ve caydırıcılığını artıracağını açıkladı.

featured

Ankara’da tüm gözlerin çevrildiği konuşma…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’na katılmak üzere TBMM’ye geldi.

ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ

Partililer tarafından büyük bir coşkuyla karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“İSRAİL HAYDUTLUK SAHASINI GENİŞLETTİ”

İsrail ve İran arasındaki çatışmalara ilişkin kritik değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in haydutluk sahasını genişlettiğini söyledi.

“HER TÜRLÜ SENARYOYA KARŞI HAZIRLIKLARIMIZI YAPTIK”

Türkiye’nin her türlü senaryoya hazır olduğunu belirten Erdoğan, “Bu saldırıların Türkiye’ye olası etkileri konusunda bütün kurumlarımız teyakkuz halinde. Her türlü olumsuzluğa, senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık.” diye konuştuk.

“CAYDIRICILIĞIMIZ ÖYLE BİR SEVİYEYE ÇIKARTACAĞIZ Kİ”

Erdoğan, “Caydırıcılığımızı öyle bir düzeye çıkartacağız ki, bırakın bize saldırmayı hiç kimse aklının ucundan dahi geçiremeyecek.” dedi.

“NETANYAHU, HİTLER’İ ÇOKTAN GERİDE BIRAKTI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ve İran arasındaki çatışmalara ilişkin yaptığı değerlendirmelerde şunları kaydetti:

İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü işgal ve katliam politikaları 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçerek toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştü. 620 gündür artarak devam eden vahşette çoğu çocuk ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti. 128 binden fazla kardeşimiz yaralandı. Gazze’de hayata tutunmaya çalışan 2 milyon masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildi. Bu yetmezmiş gibi İsrail, yardım dağıtım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Çok açık söylüyorum; İkinci Dünya Savaşı’nın en dehşetli fotoğrafları, videoları bugün Gazze’den gelen görüntüler yanında inanın çok ama çok masum kalıyor. Avrupa’daki o Holokost sürecinde Gazze’deki kadar dehşetli, Gazze’deki kadar acı, insanlık dışı, vicdan dışı, Gazze’dekine benzer görüntüler oluşmamıştır. Netanyahu soykırım suçunda zalim Hitler’i çoktan geride bırakmıştır.

“MEŞRU, HUKUKİ BİR HAKTIR”

Umarız akıbetleri aynı olmaz. İnşallah er ya da geç uluslararası bağımsız bir yargının önüne çıkar, bütün yaptıklarıyla yüzleşir ve işlediği cinayetlerin, katliamların hesabını ahirete kalmadan bu dünyada verir. İsrail bir yandan Gazze’de soykırım suçu işlerken diğer yandan Lübnan’a saldırdı, Suriye’ye saldırdı, Yemen’e saldırdı, buralarda sivilleri katletti. Batı Şeria’da her gün sivil yerleşim yerlerine saldırıyor, oralarda masumları öldürüyor, oraları adım adım işgal ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi İsrail, İran’daki bazı hedeflere saldırarak, İran içinde suikastlar düzenleyerek haydutluk sahasını biraz daha genişletti. Şunu en başta söylemek mecburiyetindeyim; İran’ın İsrail’in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır.

“SESSİZLİĞE BÜRÜNDÜLER”

İran, hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır. Üstelik bu saldırılar İran’ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden tam olarak terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında ne yazık ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta bazıları maalesef bu haydutluğa alenen destek vermektedir. Gazze’de tam 625 gündür insanlığın utancı olan bir tablo yaşanırken sükut edenler, şimdi ateş hızla tüm bölgemize yayılırken yine derin bir sessizliğe bürünmüşlerdir.

“ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPIYORUZ”

Bu kan ve utanç lekesi sadece Netanyahu’nun eline, alnına değil; sadece onu destekleyen Siyonistlerin eline, alnına değil; aynı zamanda susan, sessiz kalan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına, varsa vicdanına da bulaşmıştır. Hem Gazze hem Suriye Lübnan, Yemen’e hem de komşumuz İran’a yönelik bu insanlık dışı saldırganlığın durması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya da sabırla devam edeceğiz. Tıpkı son 23 yılda karşı karşıya kaldığımız diğer çatışmalarda olduğu gibi İsrail’in İran’a yönelik terör saldırılarını da çok yakından takip ediyoruz. Bu saldırıların Türkiye’ye olası etkileri konusunda bütün kurumlarımız, ilgili bütün arkadaşlarımız teyakkuz halinde. Her türlü olumsuzluğa, her türlü senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz.

“BİZ BAKKAL İŞLETMİYORUZ”

Bir defa şunu herkesin bilmesi lazım; biz bakkal işletmiyoruz. Dünyanın en büyük ülkelerinden birini, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetiyoruz. Devlet tecrübemiz, tarihi derinliğimiz, millet olarak yüzyıllara sari birikimimiz bu sürecin idaresinde bizim en büyük referans kaynağımızdır. İktidar sorumluluğu içi boş söylemleri, hamaseti, polemiği kaldırmaz. Sırtında yumurta küfesi olmayanların söylemleriyle hareket edemeyiz. Daha düne kadar İsrail’in gönüllü avukatlığına soyunup utanmadan, sıkılmadan Hamas’a terör örgütü diyenlerin kışkırtmalarını zaten muhatap almıyoruz. Meclis açılış hitabımda İsrail’in artan saldırganlığına dikkat çektiğimiz için bizi acımasızca eleştirenlere bugün bize akıl vermek, bizim hassasiyetimizi sorgulamak değil, şayet zerre miskal öz saygıları kaldıysa hatalarını kabul edip bizden özür dilemek düşer. Biz attığımız ve atacağımız adımları daha burunlarının dibini görmekten aciz bu vizyonsuzların tavsiyelerine göre değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan devlet ciddiyetiyle belirliyoruz. Biz çatışmanın, şiddetin, zulmün tarafında değil; hakkın, adaletin, diyalog ve diplomasinin tarafındayız.

“YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ İÇİNDEYİZ”

13 Haziran’dan bu yana yoğun bir diplomasi trafiği içindeyiz. Amerikan Başkanı Sayın Trump ve İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan ile iki kez görüştük. Bölgemizdeki tüm kardeş ülkelerin liderleriyle aynı şekilde telefon görüşmelerimiz oldu. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile meseleyi enine boyuna değerlendirdik. Bizim dışımızda diğer arkadaşlarımız da muhataplarıyla sürekli temas içindeler. En başından beri İran’la da konuşabilen bir ülke olarak nükleer konusunun diplomasiyle çözümü için çabaladık. Bugün de silahların susması için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Hükümetleri, Türkiye’nin menfaatlerinin, huzurunun, dirliğinin, güvenliğinin sonuna kadar takipçisiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın güçlü dayanışması, bu fırtınalı sularda 86 milyonun tamamının güvencesidir.

“TÜM ÜLKELER GEREKEN DERSLERİ ÇIKARMALIDIR”

Bir başka konu şudur. İsrail saldırganlığının durdurulması evet, bütün dünya için, insanlık için elzemdir. Ancak bu yaşananlardan komşumuz İran dahil bölgemizdeki tüm ülkeler gereken dersleri çıkarmalıdır. Eğer bölgemizde İsrail saldırganlığına, İsrail’in devlet terörüne karşı bir ortak tedbir alınmak isteniyorsa herkes şapkasını, sarığını, kavuğunu önüne koyup etraflıca düşünmelidir. Bir diğer önemli husus şudur değerli kardeşlerim; İsrail’in son 2 yılda artık açıktan gerçekleştirdiği saldırganlık, Türkiye’nin de içinde bulunduğu geniş coğrafyamızın karşılaştığı sorunları izah etmektedir. Çok açık söylüyorum; Türkiye’de 10 yıllardır devam eden tartışmaların, ayrışmaların, kutuplaşmaların ardında iç dinamiklerden ziyade dış dinamiklerin olduğu bugün çok daha net ortaya çıkmıştır. Türkiye’de 10 yıllar boyunca süren ekonomik, siyasi, sosyal sorunların, terör meselesinin, istikrarsızlığın, iç gerilimlerin temel sebebi bugün daha açık görülmektedir.

“DARBELERİN ARKASINDA KARANLIK SİYONİST ÇETEYİ GÖRECEKSİNİZ”

Şuraya bilhassa dikkatinizi çekiyorum; Türkiye’de neredeyse her yıl, 10 yılda bir tekrarlanan hiçbir darbe tesadüfen yapılmamıştır. Hiçbir darbe vatansever, vatanperver eller tarafından kurgulanmamıştır. İşte İran’da olanları görüyorsunuz. FETÖ’nün MİT krizinde, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da yapmaya çalıştığı darbeler bugün yaşananların ışığında daha bir anlam kazanmakta, bu hainlerin asıl gayelerinin ne olduğu daha belirgin hale gelmektedir. Sadece 15 Temmuz değil, sadece 17-25 Aralık değil, 27 Mayıs’a bakın, arkasında aynı kirli şebekeyi göreceksiniz. 12 Mart’a, 12 Eylül’e, 28 Şubat’ın bin yıl sürecek denilen karanlık ve kasvetli günlerine bakın. Arkasında aynı karanlık Siyonist şebekeyi göreceksiniz. Türkiye vesayet odakları ve FETÖ ihanet çetesiyle mücadele ederek aynı zamanda Siyonizm’in ülkemizdeki uzantılarıyla mücadele etmiştir. 15 Temmuz, sadece FETÖ’cü hainlere karşı değil, emperyalizmin içimizdeki Truva atlarına karşı da kazanılmış tarihi bir zaferdir.

“İÇİMİZE VURULAN PRANGALARI TEK TEK PARÇALADIK”

Yaşanan olaylar bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. Osmanlı Cihan devletinin o muzaffer ordusunun bir ilkesi vardı; “Hazır ol cenge eğer istersen sulhu salah.” Eğer bağımsızlık istiyorsan, eğer özgürlük istiyorsan, eğer bu topraklar üzerinde şerefinle, namusunla, izzetinle yaşamak istiyorsan, eğer ekonomik refah istiyorsan, eğer bolluk, bereket, dirlik istiyorsan, eğer huzur istiyorsan cenge her zaman hazır olacaksın. Eğer buna hazır değilsen işte 100 yıldır, 150 yıldır yaşananları yaşarsın. Caydırıcı gücün yoksa içeride operasyonlara maruz kalırsın. İç cephende gedikler açılmışsa bu coğrafyada ayakta duramazsın. Bu ülke şu son AK Parti dönemlerine kadar kendi silahını, kendi savunma araçlarını üretemedi. Neden? İmkanı mı yoktu? Hayır, vardı. İnsan kaynağı mı yoktu? Hayır, vardı. Peki ne yoktu? İrade yoktu, cesaret yoktu, basiret yoktu. Bağımsızlık, özgürlük aşkı yoktu. “Üretmeyeceksin” dediler, üretilmedi. “Haddini bileceksin” dediler, çizilen sınırlara riayet ettiler. Verilen rolün dışına çıkmayacaksın dediler, çıkılmadı.

“YERLİ VE MİLLİ ÜRETİMİMİZİ DAHA ÜST SEVİYELERE ÇIKARTACAĞIZ”

Açık söyleyeyim; bizim de bu korkaklığı, bu çekingenliği, bu iradesizliği, en çok da bu ihaneti kırmamız kolay olmadı. Allah’a hamdolsun, bütün engelleri aştık. İrademize vurulan prangaları tek tek parçaladık. Öğrenilmiş çaresizliklere hamdolsun son verdik. Bu ülkeye ve millete her şeyden önce özgüven ve cesaret kazandırdık. Özellikle savunma sanayi alanında son 23 yılda kelimenin tam anlamıyla büyük bir destan yazdık. Savunma ihracatında göz kamaştıran bir ivme yakaladık. Hava savunma sistemlerinden savaş gemilerine, tanksavardan torpidoya, seyir füzelerinden elektronik harp sistemlerine, İHA ve SİHA’lardan tank, top, helikoptere kadar geniş bir yelpazede milli projeleri hayata geçirdik. Sağladığımız destek ve teşviklerle savunma sektörümüzün önünü sonuna kadar açtık.

“DAHA GÜÇLÜ VE CAYDIRICI HALE GELMEMİZ ŞART”

Milli Teknoloji Hamlesiyle savunma sanayine yatırım yapmayı, ürün geliştirmeyi, yenilikçi fikirleri pratiğe dökmeyi cazip hale getirdik. Şunu bugün gönül huzuruyla söyleyebilirim; Türkiye artık kendi semalarını yerli ve milli hava savunma sistemleriyle koruyan, entegre ve katmanlı bir savunma mimarisine sahip bir ülkedir. Nice engelleri aşarak geldiğimiz seviyeyi önemsiyor ama yeterli bulmuyoruz. Çok daha güçlü ve caydırıcı hale gelmemiz şart. Kabine toplantısı sonrasında da ifade ettiğim gibi caydırıcılığımızı öyle bir düzeye çıkartacağız ki bırakın bize saldırmayı, hiç kimse bunu aklının ucundan dahi geçiremeyecek. Hamdolsun, yüzde 20’lerden alıp yüzde 80’lere çıkardığımız yerli ve milli üretim oranımızı daha da yukarılara taşıyacağız. Şöyle başımızı iki elimizin arasına alıp bir düşünelim. Ya bu ülke toplu iğne üretemiyordu. Toplu iğne. Artık İHA’larımız, SİHA’larımız, Akıncılarımız hepsi var.


En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

Bir Cevap Yazın

5 Yorum

  1. 22 Mayıs 2025, 13:00

    Çok güçlü bir konuşma olmuş. Ancak diğer ülkelerin tepkisini de dikkate almak lazım, diplomasi her zaman en iyi çözüm.

  2. Konuşmada yer alan tarihi referanslar göz önüne alındığında, geçmişten ders almak gerektiği açıkça ortada.

  3. 7 Haziran 2025, 13:00

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuşması beni çok etkiledi. Özellikle Gazze’deki durumun ele alınması gereken önemli bir konu.

  4. Bu tür tartışmaların önemli olduğunu kabul ediyorum ama sert ifadeler kullanmak sorunu daha da kötüleştiriyor gibi görünüyor.

  5. 14 Haziran 2025, 13:00

    Erdoğan’ın söylemleri fazla iddialı. Bakalım bu tehditler uluslararası alanda nasıl yankı bulacak.

Giriş Yap

En Son Tv ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet