İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Adaylığını Engelleyen Darbe Anayasası: Detaylı Bir İnceleme Türkiye’nin siyasi arenasında son yıllarda sıkça gündeme gelen konulardan biri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. Ancak, bu sürecin önünde ciddi hukuki engeller olduğu iddia edilmekte ve bu engellerin kökeni Türkiye’nin mevcut anayasasına dayanmaktadır. Özellikle, 1982 Anayasası’nın darbe sonrası dönemde hazırlanmış olması ve bazı maddelerinin demokratik süreci kısıtlayıcı nitelikte olması eleştirilmektedir. Peki, İmamoğlu’nun adaylığını etkileyen bu anayasal düzenlemeler nelerdir? 1982 Anayasası: Darbe Sonrası Düzenleme 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra hazırlanan 1982 Anayasası, Türkiye’nin yönetim biçimi üzerinde derin etkiler bıraktı. Askeri rejimin gölgesinde hazırlanan bu anayasa, yürütme erkini güçlendirirken bireysel hak ve özgürlükler üzerinde çeşitli kısıtlamalar getirdi. Özellikle siyasi haklar, aday olma ve seçilme süreçleri, disiplin cezaları ve yargı süreçlerine dair düzenlemeler, demokratik rekabeti zorlaştırıcı hükümler içeriyor. İmamoğlu’nun Durumu: Yargı Kararı ve Siyasi Yasak Ekrem İmamoğlu hakkında, 2019 yerel seçimleri sonrasında yaptığı bir açıklama nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla açılan dava sonucunda 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verildi. Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi kapsamında verilen bu ceza, henüz Yargıtay tarafından kesinleşmemiştir. 1982 Anayasası’nın 76. maddesine göre, “Yüz kızartıcı suçlar veya belli suçlardan mahkûm olanlar milletvekili seçilemez.” Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu ve Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun da benzer şekilde, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan kişilerin aday olmasını engelliyor. Bu durumun temelindeki sorun: Darbe dönemi mantığıyla hazırlanan yasalar, siyasi kararları yargı süreçleriyle etkileyebilecek esnekliğe sahip. Özellikle, siyasi faaliyetleri engellemek adına bazı suçların “siyasi yasak” sebebi sayılması eleştiriliyor. Demokrasi ve Hukuk Devleti Üzerindeki Etkileri 1982 Anayasası’nın getirdiği bu yapı, siyasi rekabetin önünde ciddi bir engel teşkil edebiliyor. Özellikle, yargının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri olduğu durumlarda, siyasi figürlerin mahkeme kararları yoluyla yarış dışı bırakılması demokratik süreci zedeliyor. Türkiye’de geçmişte de benzer durumlar yaşanmış, pek çok siyasi figür yargı kararlarıyla siyaset sahnesinden uzaklaştırılmıştır. Sonuç: Anayasa Değişikliği ve Siyasi Reform Gerekliliği Ekrem İmamoğlu’nun adaylık süreci, sadece bireysel bir hukuki mesele değil, Türkiye’nin demokratik olgunluğu açısından da önemli bir test niteliğinde. Bu nedenle, mevcut anayasanın anti-demokratik yönlerinin gözden geçirilmesi ve siyasi yasakların objektif kriterlere bağlanması için kapsamlı bir anayasa reformuna ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de adil, şeffaf ve özgür seçimlerin teminat altına alınması için, darbe sonrası hazırlanan mevcut anayasanın köklü bir şekilde revize edilmesi ve demokratik değerleri koruyacak bir hukuki altyapının inşa edilmesi gereklidir. Aksi takdirde, siyasi rekabetin yargı kararlarıyla şekillendirilmesi, Türkiye’nin demokratik geleceği için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam edecektir.
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
