İstanbul’un her köşesi keşfedilmeyi bekleyen sürprizlerle dolu, ama Karaköy… Bu semt bambaşka bir hikâye. Tarih, sanat ve modern yaşamın büyüleyici bir karışımı burada sokaklara sinmiş durumda. Geçtiğimiz hafta sonu Tophane’de uzun zamandır merak ettiğim bir sergi çıkışı Karaköy’e doğru adımladım.
Karaköy’de yeni çıkan kitapları karıştırırken de kendimi Bankalar Caddesi’nin taş döşeli sokaklarında kaybolmuş buldum. Her köşede eski binanın ihtişamı ve modern kafelerin canlılığı yan yana duruyor, İstanbul’un ruhunu gözler önüne seriyordu.

Fotoğraflar: İsmail Sarı
TAM BİR ZAMAN KAPSÜLÜ
Sokaklardan birinde, daha önce defalarca önünden geçtiğim ama bir türlü içine adım atamadığım bir bina vardı: SALT Galata. Binaya girdiğimde, tarihi dokunun modernlikle nasıl bu kadar zarif bir şekilde harmanlandığını görmek beni hemen etkiledi. 1892 yılında Osmanlı Bankası’nın genel müdürlük binası olarak inşa edilen bu yapı, restore edilerek dönüştürülmüş.
Yüksek tavanlar, mermer merdivenler, taş duvarlar ve geniş pencereler, binayı adeta bir zaman kapsülüne çeviriyor. Burada araştırma, sanat ve tarih dolu bir yolculuğun kapılarını aralıyorsunuz.

Bina içinde harika bir kütüphane var. Raflardaki nadir kitaplar ve arşiv belgeleri arasında kendimi kaybettim. Binanın her köşesi, geçmişin sessiz fısıltılarını taşırken modern sergilerle de karşılaşmak ayrı bir sürpriz sunuyor. Ancak en büyük sürpriz, müze kısmına geçerken başlıyor.
EKONOMİK TARİHE AÇILAN KAPI…
Karaköy Tünel çevresinde Osmanlı Bankası Müzesi’nin tabelasını sık sık görürdüm, ama bir türlü zaman ayırıp girememiştim. Binanın eksi birinci katına indiğimde, merak ve heyecanla müzeye doğru adım attım… Ama karşıma çıkan manzara biraz şaşırtıcıydı: Her yer kitaplarla dolu, sessizlik hâkim, ama görünürde bir müze yok. Sanki müze, gözden uzak bir sır gibi, sessizliğin ve rafların arasında saklanıyordu.

Danışmaya yöneldim ve gülümseyerek, “Müzeye banka kasasının içinden giriliyor” dediler. Bir an duraksadım. Gerçekten de giriş, kasanın kapısından sağlanıyordu. Açıkçası bir müzeye de benzemiyordu. Kapıdan içeri adımımı attığımda adeta bambaşka bir dünyaya giriş yaptım.
BANKNOTLAR, MUHASEBE DEFTERLERİ VE MÜŞTERİ DOSYALARI…
Burada Osmanlı İmparatorluğu’nun merkez bankası ve hazinedarı olarak görev yapmış olan Osmanlı Bankası’nın 1856’dan 1933’e kadar geçen süredeki hikâyesini izlemek mümkün. Kuruluşundan özel bankaya dönüşümüne kadar geçen sürede yaşanan değişim, gelişme ve krizler kronolojik bir anlatımla sunuluyor.

Müzede sergilenen her obje, dönemin toplumsal ve ekonomik hayatına dair ayrıntıları gözler önüne seriyor. Kasa dairesinde yürürken, banknotlar, muhasebe defterleri ve müşteri dosyaları arasında dolaşmak çok keyifli. Ancak kapalı alan korkusu olanlar için bu müze gezisi biraz zorlayıcı olabilir. Hem binaya hem de müzeye giriş ücretsiz. Karaköy’e yolunuz düşerse uğramanızı öneririm.
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.




