Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşları, yarın gerçekleştirilecek cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda oy vermek üzere sandık başına gidecekler.
KKTC’de 218 bin 313 seçmen bulunuyor ve bu seçimde KKTC vatandaşları, oy pusulasında yer alan 8 adaydan birine destek verebilecekler.
EN GÜÇLÜ İSİMLER
Cumhurbaşkanlığı seçiminde öne çıkan isimler Ersin Tatar ve Tufan Erhürman olarak dikkat çekiyor.
Bu iki adayın vaatleri ve savundukları görüşler birbirinden oldukça farklı. Muhalefet lideri Kıbrıs sorununa dair federasyon çözümünü savunurken, Ersin Tatar, “İki devletli bir çözüm olmazsa KKTC olarak varlığımız sona erer, bu bir millî dava” ifadelerini kullanıyor.
Peki, halk bu konuda ne düşünüyor? Ada’nın geleceği ne yönde ilerleyecek? İsrail’in hedefinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olup olmadığına dair tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, CNN TÜRK’te düşüncelerini paylaştı.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, federasyon tezinin geçersiz olduğunu vurguladı. “İsrail Kıbrıs’ta haddini aşıyor” diyen Ortaylı, şunları ekledi:
“Bir adayı, Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’ı yakından tanıyorum. Tufan Bey’i ise Ankara’daki akademik çevrelerden duyuyorum. Ahbaplık ilişkimiz çok yakın değil ancak iyi bir akademisyen olduğuna inanıyorum.
Kıbrıs’ta “Mütegallibe” dedikleri bir durum mevcut. Türk toprak sahipleri arasında her zaman bir ayrım vardır. Rauf Denktaş’a karşı çıkmalarının nedeni de budur. Bizim işlerimizi çok fazla etkilemiyor. Kıbrıs’ın devlet adamı tipi her zaman akil ve bazen nüktedan, bazen de kanun alanında öne çıkan hukukçularla doludur.”
“Kıbrıs Türk politikacıları bunu bilir, bu her zaman bir avantaj olmuştur. Hem Rumlar hem de bizim toplumumuz için kolay değil devleti yönetmek.”
“Seçimler çok fazla kendilerini tanıtamıyor burada. Biz de onları tanımak adına çok çaba sarf etmiyoruz, onlar da sakin bir seçim süreci yürütüyorlar. Ancak program yine muhalefet eksenli, yani Tufan Bey’in federasyon tezine yakın bir bakış açısı var.”
FEDERASYON TEZİ TAMAMEN BİR PALAVRA
Bu federasyon tezi tamamen bir uydurmadan ibarettir. Kıbrıs halkı, özellikle Rumlar, çoğunlukla İsviçreli değillerdir. İsviçre, 800 yıllık bir federasyona sahiptir ama her köy kendi işini yönetme kabiliyetine sahiptir. İlişkileri tarihsel süreç içinde sağlamlaştırmışlardır. Burada böyle bir yetenek yok; insanlar genellikle tembel ve hareketsizdir. İklim de buna uygun değildir. Komşunun malına göz dikerler, işte kavganın kaynağı burada yatmaktadır.
TÜRKSÜZ KIBRIS MI İSTENİYOR?
Bu tutum, Britanya idaresi döneminde bir çatışmayla başlamıştır. Çatışma başladıkça taraflardan biri diğerini destekler. Bana kardeşlik fromlarını atmasınlar; bu mümkün değil. Çünkü Kıbrıs Türkü aslında uzlaşmaya açık bir kitle. Ancak bu potansiyeli kullanmayı başaramadılar.
Göçmenlerin sayısı, özellikle Bulgaristan’dan gelenler hariç, 10.000 civarındadır ve orada uyum sağlayan yok denecek kadar azdır. Beraber yaşamak çok önemlidir. İnsanlar, bu hedefin ötesinde kendilerini de inandırmaya çalışıyorlar.
Yarın eğer istediklerini elde ederlerse, Güney Cephesi’nin bunları ne kadar tutacağından pek emin değilim. Ayrıca, bizden gidenlerle diğer gruplar ne derece uyum sağlayacaklar, bunu da kestiremiyorum. Neler olacağını zamanla göreceğiz. Kimse mesleğini ya da görevini sürdüremez. Diyeceğim şu; az sayıda istisna haricinde oradan atılacaklardır.
AKILLARINCA AKDENİZ’İ KONTROL EDECEKLER
Kıbrıs’taki şu anki muhalifimiz ve bizi bölmeye çalışan güç, Batı Avrupa’dır; özellikle Batı Almanya. Akıllarınca Akdeniz’i kontrol etme girişiminde bulunuyorlar. Fakat Batı Almanya denizci bir ülke değildir. Günümüz Almanya’sında bu mümkün değil. Gemi yaparak bu iş olmuyor. Burada kargaşa yaratacaklar. Kıbrıs, Akdeniz’in en kritik problemi olarak ön plana çıkıyor ve Akdeniz bu ihtilafın merkezindedir. Söz konusu doğal gaz meselesindeki iddialar, henüz ciddi bir zemin oluşturmuş değil.”
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
