Stoltenberg’in 1 Ekim 2014 – 1 Ekim 2024 tarihleri arasında yürüttüğü görev süresine dair yazdığı “Benim Dönemimde: Savaş Zamanında NATO’ya Liderlik (On My Watch/Leading NATO in a Time Of War)” başlıklı eserinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili yorumları ve anekdotları dikkat çekti.
2015’te Rus uçağının düşürülmesine ilişkin olaydan bahseden Stoltenberg, “NATO’nun askeri yetkilileri, uçağın gerçekten Türk hava sahasına girdiğini doğrulamıştı ve olayla ilgili tepkimizi kamuoyuna iletmemiz gerekiyordu.” şeklinde bir ifade kullandı.
Eski NATO Genel Sekreteri, “Göreve başlamamın üzerinden sadece bir yıl geçmişti ve işlerin büyük bir kısmının siyasi dengeler etrafında döndüğünü fark etmeye başlamıştım.” değerlendirmesini yaptı.
İSTANBUL, TARİHİ BİR KAVŞAK NİTELİĞİNDE
Stoltenberg, 2019 yılında Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulunarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiğini aktararak, İstanbul’u “Doğu ile Batı arasında, manevi ve maddi unsurlar yanında, Hristiyanlık ile İslam arasında tarihi bir kavşak olup her zaman kültürel ve ticari etkileşimlerin yanı sıra savaşların ve çatışmaların yaşandığı bir yer” olarak tanımladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Boğaz’ın Anadolu yakasına bakarak, yeni açılan Çamlıca Camisi’nden bahseden Stoltenberg, caminin Erdoğan için “İslam’ın önemini simgeliyordu.” ifadesini kullandı.
Stoltenberg, Erdoğan’la tanışıklığının geçmişe dayandığını ve Norveç Başbakanı iken gerçekleştirilen görüşmelerin olduğunu hatırlatarak, 2012’de Ankara’ya yaptığı resmi ziyarette eşiyle birlikte Erdoğan’ın evinde ağırlandıklarını ve çay eşliğinde “hoş bir öğleden sonra” geçirdiklerini dile getirdi.
“Erdoğan, meselelerin köklerine hâkim olan kararlı ve bilgili bir kişiydi. Onunla iletişim kurmak oldukça kolay,” diyen Stoltenberg, Türkiye’nin “NATO için her zaman kritik bir ülke olduğunu ve DEAŞ’a karşı mücadelede merkezi bir rol üstlendiğini” belirtti.
YPG, BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR. NEDEN FİKRİNİZİ DEĞİŞTİRDİNİZ?
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019’daki Barış Pınarı Harekatı öncesi Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturma hedefiyle ilgili anıları paylaştı:
“Yüz yüze ya da telefon görüşmelerinde, Erdoğan bu fikirde sürekli ısrar ediyordu: Suriye’de bir güvenlik bölgesi oluşturulması, Türkiye’yi çeşitli silahlı gruplardan koruyacak bir tampon bölge. NATO’nun ve ABD’nin desteğiyle kurulacak bir askeri alan olacaktı. Ancak kendisine sürekli olarak, NATO’nun Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal etmeyeceğini hatırlatmak zorundaydım.”
Erdoğan’ın bu nedenle kendi başına hareket etme kararı aldığını belirten Stoltenberg, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’a, Suriye’nin kuzeyinde büyük bir askeri operasyon başlatma kararını ilettiğini ve bunun ardından ABD’nin birliklerini çekeceğini söylediğini ifade etti.
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya ilişkin kesin söylemini şu sözlerle aktardı:
“Türk operasyonu zorunluydu. YPG, bir terör örgütüdür. Siz de bunu daha önce kabul etmiştiniz. Fakat neden fikrinizi değiştirdiniz? Onlara DEAŞ’la savaşmak için ihtiyaç duyuyorsunuz, ama bu onları daha az terörist yapmıyor.”
Stoltenberg, “Erdoğan ‘siz’ derken Batı’yı kast ediyordu. Onun görüşüne göre, Batı tekrar aynı korkunç hataları yapıyordu.” şeklinde bir değerlendirme yaptı.
TÜRKİYE’NİN NATO ÜLKELERİ ARASINDA EN ÇOK TERÖRDEN ETKİLENENLERDEN BİRİ OLDUĞU İNKAR EDİLEMEZDİ
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de gerçekleşen çeşitli terör saldırılarından ve bu olaylarda hayatını kaybedenlerden uzun uzadıya bahsettiğini belirterek, “Bu rakamları kendim düşünemem ama daha önceki basın toplantılarında da belirttiğim gibi, Türkiye’nin NATO ülkeleri arasında en çok terör olaylarından etkilenenlerden biri olduğu inkar edilemez.” ifadelerini kullandı.
ABD ve birçok müttefiğin, uzun bir süre PKK ve PKK/YPG’yi aynı terörizmin farklı boyutları olarak gördüklerini söyleyen Stoltenberg, “ABD ve NATO’nun diğer ülkeleri için, terör devletini ortadan kaldırmak amacıyla YPG’lere silah sağlamaya başlamasından sonra onların terörist olduğunu savunmanın artık mümkün olmadığını.” değerlendirdi.
“O zaman mısır yiyeceğiz” diye devam eden Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte geleneksel fincanlarla çay içtikleri bir anekdotu paylaştı:
“Şaşırmış olmalıyım çünkü Erdoğan sorusunu yineledi: ‘Mısır sever misiniz? Tam da mısır mevsimindeyiz.’ dedim ki, ‘Evet, severim.’ ‘O zaman mısır yiyeceğiz.’ dedi Erdoğan ve yanındaki memura işaret etti. Birkaç dakika sonra, önümüze altın sarısı mısır koçanlarıyla dolu büyük bir tepsi getirildi ve biz de onları paylaşıp yedik. Toplam 8-10 kişiydik; herkes keyifle mısırlarını yedi. Ayrıca kavrulmuş kestaneler de ikram edilmişti.”
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD’nin Suriye’deki varlığı için hukuki bir dayanağı varsa, Türkiye’nin neden olamayacağını sorduğunu belirtti. Erdoğan, terör saldırıları sonucunda binlerce Türk vatandaşının yaşamını yitirdiğini dile getirdi.
BİR KEZ DAHA ERDOĞAN HAKLIYDI
Stoltenberg, Erdoğan’ın kendisine “Suriye’ye gidip teröristleri etkisiz hale getirmek uluslararası hukukun ihlaliyse, o zaman ABD, İngiltere ve diğer NATO ülkeleri DEAŞ’ın teröristleriyle savaşmak için asker ve hava araçları gönderirken hangi hakla bunu yapıyor?” dediğini aktararak, “Bir kez daha Erdoğan haklıydı. NATO ve ABD’nin liderliğindeki koalisyon aracılığıyla DEAŞ’ı yok etmek için yürüttüğümüz büyük ölçekli askeri operasyonları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden açık bir yetki olmaksızın uyguladığımızı söylemeliyim. Biz de Türkiye’nin iddia ettiği gibi meşru müdafaa ilkesine dayanarak hareket ediyorduk.” ifadesini de ekledi.
ANAHTAR, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ELİNDEYDİ
Stoltenberg, kitabında Finlandiya ve İsveç’in üyelik süreçlerinde Türkiye’nin önemli rolüne de vurgu yaptı.
2022 yılının Kasım ayının başlarında İstanbul’u ziyaret ettiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın kendilerini mükemmel bir şekilde ağırladığını paylaşarak, “(Boğaz turunda) İstanbul’un eski belediye başkanı olan Erdoğan’ın sayısız anekdotu ile yolculuk daha da ilginç hale geldi. Normalde kırmızı ışıklarla aydınlatılan köprüler, bu sefer NATO mavisi ile süslenmişti. Hava güzeldi, sohbet rahat bir şekilde gelişti.”
Stoltenberg, Erdoğan’ın kendisine, “Terörle mücadelede yeterince yol kat edilmedi. Onay sürecinin nasıl ilerleyeceğine karar verecek olan bu adımlardır.” dediğini aktardı.
İki ülkenin aynı anda üye olmasından yana olduğunu vurgulayan Stoltenberg, “Anahtar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeydi.” ifadesini kullandı.
Stoltenberg, Stockholm’de Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’in yakılması olayına da değinerek, “Erdoğan, böyle bir saygısızlığa müsaade eden bir ülkenin NATO’ya katılım talebini destekleyemeyeceğini açıkça ifade etti. Bu olaydan sonra Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasındaki tüm görüşmeler kesildi.” şeklinde bir değerlendirme yaptı.
POROŞENKO, TÜRKİYE’NİN UKRAYNA’YA BAYRAKTAR İHA’LARINI TESLİM ETMESİNDEN MEMNUNDU
Stoltenberg, tarih vermeden eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile Kiev’e dönüş uçuşunda yaptığı bir konuşmayı da kitabında aktardı.
Ukrayna’nın NATO üyeliğinin zaman alacağını, İsveç ve Finlandiya örneğinde olduğu gibi aşama aşama ilerlenmesi gerektiğini belirten Stoltenberg, Poroşenko’nun bu yaklaşımı yeterli bulmadığını ifade etti.
Poroşenko’nun kendisini dikkatle dinlediğini, fakat temel görüşlerinden ödün vermediğini vurgulayan Stoltenberg, şunları belirtti:
“Ukrayna’nın daha fazla silaha ve teçhizata acilen ihtiyacı vardı. Dronlar, tanksavar sistemleri ve modern hava savunmaları gereksinimleri vardı. Türkiye’nin gelişmiş Bayraktar dronlarını temin etmesine minnettardı, ancak ABD ve diğer NATO ülkelerinin Ukrayna’ya silah satışını reddetmeleri hoşuna gitmiyordu. Norveç’ten bahsetti; ben de ülkemin, devam eden çatışmalarla ilgili silah satmama politikası olduğunu ifade ettim.”
Poroşenko’nun, “Tam da savaşta olduğumuz için silaha ihtiyaç duyuyoruz.” itirazında bulunduğunu belirten Stoltenberg, en önemli konunun Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin verilmesi olduğunu vurguladı.
Stoltenberg, kitabında Poroşenko’nun, “Biz Rusya’ya güvenmiyoruz. Ukrayna, NATO üyesi olmadığı sürece güvende değil.” şeklindeki ifadelerine yer verdi.
BAŞARISIZ DARBE GİRİŞİMİNİN NE DENLİ YIKICI OLDUĞUNU BİZZAT GÖRDÜM
Eski NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, kitabında 15 Temmuz darbe girişimine de değinerek, Ankara’da yaptığı ziyaret sırasında başarısız darbe girişiminin ne denli yıkıcı olduğunu kendisinin bizzat gördüğünü anlattı.
Stoltenberg, bu ziyareti sırasında yaşadığı izlenimlerini şu şekilde aktardı:
“TBMM’nin Genel Kurul salonunda, her yerde beton parçaları ve molozlar bulunuyordu. Üstümde, bir bombanın çatıyı delip geçtiği devasa bir delik vardı. O esnada yan odada bulunan birçok milletvekili, bana o durumu gösteren bir parlamenter tarafından oraya aktarılmıştı. Milletvekilleri, o akşam boyunca parlamentoyu korumak için orada toplanmışlardı. Bomba birkaç santim daha yakına düşseydi, pek çoğu hayatını kaybedecekti. Bu, Norveç Parlamento’sundaki en büyük salonlarından birinin yok edilmesine denk bir durumdu.”
Stoltenberg, 16 Temmuz sabahında darbecilerin bastırıldığını ve yaklaşık 300 kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 100 kişinin yaralandığını kaydetti.
Eski NATO Genel Sekreteri, kitabında “Darbe gecesi, Türkiye’nin meşru hükümetine desteğimi açıklamıştım. Türk halkı, Batı’dan gelen tepkilerden büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı; bu tepkilerin çok zayıf ve çok geç olduğunu düşünüyorlardı. Erdoğan bana, ‘Sadece Theresa May, Carl Bildt ve siz arkamızda durdunuz.’ demişti.” ifadelerine yer verdi.
Stoltenberg, Türklerin, diğer müttefiklerden farklı bir muamele gördüklerini düşündüğünü belirterek, şöyle yazdı:
“Türkler, diğer müttefiklerden farklı muamele gördüklerini hissediyorlardı. Erdoğan, Türkiye’nin aynı şekilde ele alınmadığını, eğer diğer NATO ülkeleri benzer bir trajedi yaşamış olsaydı, tepkilerin çok farklı olacağına inanıyordu. Erdoğan ve halkı, darbe girişimini bir terör eylemi olarak değerlendirdikleri için daha geniş dünyadan destek arıyorlardı. Erdoğan bana, ‘Her seferinde biz terörizmin kurbanı olduğumuzda hangi dayanışma gösterileri düzenleniyor?’ diye sormuştu.”
TÜRKİYE, NATO GENEL SEKRETERİ OLDUĞUM DÖNEMDE İLGİ ODAĞIM HALİNE GELDİ
Stoltenberg, Norveç Başbakanı olduğu dönemde, Türkiye ile ilişkilerinin diğer Batı Avrupa liderlerinden farklı olmadığını, ancak NATO Genel Sekreteri olarak görev yaptığı süre içerisinde bunun değiştiğini vurguladı.
Eski NATO Genel Sekreteri, “Türkiye, IŞİD (DEAŞ) ile mücadelede ve nihayetinde NATO’ya yeni ülkelerin kabulü konusunun öneminden dolayı ilgimi çekti.” değerlendirmesinde bulundu.
“`
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
