• İmsak 06:48
  • Güneş 08:20
  • Öğle 13:09
  • İkindi 15:27
  • Akşam 17:48
  • Yatsı 19:14
  • SONRAKİ NAMAZA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2025 - İstanbul
  1. Haberler
  2. GÜNCEL
  3. Gazze’de açlık ve yetersiz beslenmeden 10 kişi hayatını kaybetti

Gazze’de açlık ve yetersiz beslenmeden 10 kişi hayatını kaybetti

Gazze'de yetersiz beslenmenin kurbanları, uluslararası yardımın engellenmesiyle artan acılarla mücadele ederken, uzmanlar soykırımın yaşandığını belirtiyor.

featured
0
Paylaş

‘Şu Anda Canavarların Zamanını Yaşıyoruz’ Gazzeliler, abluka altındaki topraklarında açlıkla savaşmaya devam ediyor. Yetersiz beslenme yaşayan çocuklar annelerinin kucaklarında can veriyor, yaşlılar ise sokaklarda yere yığılarak kalıyor. Uluslararası Politika Akademisi Genel Koordinatörü Doç. Dr. Deniz Tansi, dünyanın gözü önünde canlı yayında bir soykırımın yaşandığını belirtiyor. Yazan Abu Ful, 2 yaşında ve Gazze’deki Eş-Şati Mülteci Kampı’nda ailesi ile birlikte yaşam sürüyor. Yazan’ın güvenliği için ailesinin onu İsrail saldırılarından ve bombalardan koruması yeterli değil; hayatta kalabilmesi için yeterli gıda alması da gerek. Gazze Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz salı günü yaptığı duyuruda Gazze Şeridi’ndeki hastanelerde son 24 saat içerisinde açlık ve yetersiz beslenmeden bir çocuğun da dahil olduğu 10 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. İsrail saldırılarının başlamasından bu yana, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren açlık ve yetersiz beslenme kaynaklı can kayıplarının toplamda 122 kişiye ulaştığı belirtildi. Bakanlığa göre, 900 bin çocuk açlık çekiyor ve 70 bininde yetersiz beslenme belirtileri gözlemleniyor. 23 Temmuz’da, 100’den fazla yardım kuruluşu, İsrail tarafından abluka altına alınan Gazze Şeridi’nde kitlesel açlığın yayıldığı ve meslektaşlarının da kıtlıktan ciddi şekilde etkilendiği uyarısında bulundu. Sınır Tanımayan Doktorlar ve Save the Children gibi kuruluşların ortak bildirisinde, kara geçişlerinin açılması, Birleşmiş Milletler (BM) önderliğinde gıda, su, tıbbi malzeme, barınma malzemeleri ve yakıt akışının yeniden sağlanması, kuşatmanın sonlandırılması ve ateşkesin sağlanması talep edildi. ‘HAFTALARDIR YARDIM YOK’ Yardım kuruluşlarının bildirdiğine göre, Gazze’nin çevresindeki depolarda ve Gazze içinde tonlarca gıda, temiz su, tıbbi malzeme, barınma araçları ve yakıt mevcut. Ancak, insani yardım kuruluşlarının bunlara erişimi ya da dağıtımı engellendiği için bunlar kullanılmaz halde duruyor. Gazze’deki dağıtımlar günde yalnızca 28 kamyona ulaşabiliyor, ancak bu, çoğu haftalarca yardım alamayan 2 milyondan fazla insan için yetersiz kalıyor. Gazze’deki gıda dağıtım merkezlerinde her gün kanlı olaylar yaşanıyor. Birleşmiş Milletler, 13 Temmuz’dan bu yana 875 Filistinlinin gıda arayışı sırasında yaşamını yitirdiğini duyurdu. Af Örgütü, İsrail’in bir savaş yöntemi ve savaş suçu olarak Filistinlileri aç bırakma eylemlerine dikkat çekti. Görünüşe göre, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğündeki insani yardım mekanizması bölgede işlevselliğini yitirmiş durumda. Gazzeliler, tüm dünyanın gözü önünde gün geçtikçe kötüleşen koşullar altında bir yaşam savaşı veriyor. Birçok devlet sessiz kalırken, dünyanın dört bir yanında insanlar protestolar yapıp sosyal medya üzerinden seslerini duyurmaya çalışsalar da yaşanan canavarlık karşısındaki hakim sessizlik, “Küresel düzen çöküyor mu?” sorusunu akla getiriyor. Bu soruyu uzmanlarla tartıştık. ‘GÜCÜ GÜCÜNE YETENE’ Doç. Dr. Deniz Tansi, Uluslararası Politika Akademisi Genel Koordinatörü ◊ Bölgedeki canlı yayında bir soykırımı izliyoruz. BM gibi kurumların varlığı önemli ancak durumun işlevselliğini ciddi şekilde değerlendirmek gerekir. Problemin belki de realizmin en sert haliyle karşı karşıya olmamız. “Gücü gücüne yetene…” Diyeceksiniz ki; zaten fiilen böyle bir durum söz konusu muydu? En azından BM, uluslararası düzlemde bazı ihtilafların tartışıldığı, konuşulabildiği bir çerçeve olarak kabul ediliyordu. Şu an bu bile gereksiz hale geldi. Benim iddiam, şu anda düşük yoğunluklu bir üçüncü dünya savaşı yaşandığıdır. O nedenle BM’nin sadece hukuki bir zemin olarak var olduğunu düşünüyorum. ◊ Dante’nin ‘İlahi Komedya’sı cehennemde başlar; “Karanlık bir ormanın ortasında buldum kendimi çünkü doğru yol yitmişti” der. Gerçekten de insanlık şu an bir karamsarlık içinde sürükleniyor. Çünkü otoriter ve popülist rejimlerin, sistemlerin, liderlerin ön planda olduğu bir çerçeve mevcut. İnsanlığın umutsuzluğu geçerli. Hannah Arendt ‘Kötülüğün Sıradanlığı’ isimli eserinde, Yahudi soykırımını anlatır. Ne yazık ki, artık bu kötülüğün sıradanlaşmasını Filistinlilere uygulanan soykırımla görmekteyiz. Ancak buna karşı bir isyan da var ve bu viral olarak yayılıyor. Bu son derece önemli. ‘GAZZE’DE OLANLAR SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜNDEKİ BİR SONUÇ’ Dr. Mehmet Ali Tuğtan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ◊ Birleşmiş Milletler, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ve bu savaşın galipleri olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin desteği ile kuruldu. Diğer büyük güçler de onay vererek ya da başka alternatifleri olmadığı için bu sisteme dahil oldular. BM sistemi uzun bir süre işledikten sonra, ilk önemli değişiklik Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle gerçekleşti. Sovyetler Birliği ve komünizm tarih sahnesinden çekildi. Sonrasında 1990’lı yıllarda Amerikan tek kutupluluğu yaşandı. İkinci önemli değişiklik, 2000’li yılların başında gerçekleşti; 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika, bu tek kutuplu hale güvenerek tek taraflı askeri güç kullanımına yöneldi. Özellikle Irak Savaşı burada belirleyici oldu. Amerika’nın tek taraflılığına ve keyfiliğine dair kaygılar bu noktada gündeme geldi. Özellikle Avrasya’da, Çin ve Rusya, Amerika’ya karşı bir denge oluşturmak amacıyla harekete geçtiler. Üçüncü kritik eşik ise 2008 mali krizi. Bu kriz, özellikle Amerika’nın ve genel olarak Batı kapitalizminin ciddi bir zafiyet göstermesine yol açtı. Amerika ile diğer büyük güçler arasındaki güç farkı azaldı. İşte biz şu anda bu çöküşü bu çerçevede tartışıyoruz. Amerika artık bu uluslararası sistemin ne sponsoru olmaya istekli ne de onu tek başına ayakta tutacak güce sahip. Bu nedenle sistem çöküyor. Gazze’deki olaylar da bu sistemin çöküşünün bir sonucudur. İsrail gibi orta büyüklükte ve güçlü ülkeler, serbest hareket edebilecekleri düşüncesindeler; “Ne yaparsam yapayım, kimse müdahale etmeyecek” diyorlar. ◊ Antonio Gramsci, iki dünya savaşı arasındaki dönemi tanımlarken “Eski dünya ölüyor, yeni dünya doğmak üzere mücadele ediyor. Şimdi canavarların zamanı” demiştir. Şu an canavarların zamanını yaşıyoruz çünkü Soğuk Savaş döneminde iki taraf birbiri ile dengeliyken, bu aynı zamanda ahlaki bir dengeyi de ifade ediyordu. Sovyetler Birliği’nin varlığında Amerika ve Avrupa, işçi sınıfına karşı neoliberal dönemdeki kadar keyfi davranamazdı. Aynı şekilde, Sovyetler Birliği, tebaası altındaki halklara Stalin dönemi kadar baskıcı bir şekilde davranamıyordu. İki süper gücün birinin kaybolması bu ahlaki dengeyi de ortadan kaldırdı. Ardından 1990’lı yıllarda Amerikan iç politikasında başlayan yozlaşma, bütün demokratik dünyaya sirayet etti. ◊ Özellikle Amerikan halkı içerisinde geçen yıl itibariyle İsrail-Filistin konusunda daha çok İsrail yanlısı olan kamuoyunun yaklaşımının Filistin tarafında değiştiğini gözlemliyoruz. Toplumun aydın kesimlerinde, sanatı, edebiyatı temsil eden insanlarda ve üniversitelerde bu değişimi görmek mümkün. Kamuoyundaki bakış açısında dengelerin değiştiğini ve bu süreçte kanaat önderlerinin önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür.


En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

En Son Tv ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.