Ölümsüzlük iksiri bulun(a)masa da…
Ölümün bir bilinmezlik olması herkesi korkutur muhakkak. Zaten bilmediğinizden korkarsınız: Ne olacak? Acıyacak mı? Nefes alabilecek miyim? Bir yerime bir şey olursa… Bu aşamadığımız duyguya karşı bin yıllardır insanlar kendilerini hazırlamayı görev edinmiş: Ben yenersem, herkes yenebilir. Ben öncülüğü ele alırsam, insan(lığ)a da yol gösteririm.
En tam da bu nedenle –sadece bununla sınırlamak pek mümkün değil ya- yenilemek gibi bir “tamirat” için kafa yormuş insanlar. İlaçlar tamam, onlar da aynı amaç ve hedefle bulunmuş, keşfedilmiş, geliştirilmiş. Lokman Hekim’in öyküsünü bilirsiniz; bitkilerin dilinden anlayan Lokman, ölümsüzlük iksirinin formülünü de bulur, ama (efsane bu ya) Misis Köprüsünden Ceyhan nehrine düşürür ve coşkun akan su sürükler götürür formülü… Sadece Lokman Hekim mi, Nicolas Flamel de var (Harry Potter sevenler çok iyi bilecektir).
Yaşamı uzatmaya çalışanlar kadar “yedek parça” için çalışanlar da var. Birilerinin artık çalışamaz olmuş organlarını diğerlerininkiyle değiştirmeye çalışanlar. Kan nakli 17’nci yüzyılda yapılmış; böbrek naklini (yasa dışı olanlarını da), karaciğer naklini, kalp naklini hepimiz duyduk, izledik. Hatta yüz nakli de yapılıyor artık. Zaten deri ilk “yedek parça” bilinen…
Zamana karşı yarışan insan, belki artık yapay “yedek parça” ile tutunacak yaşama, ancak ona daha vakit var göründüğü kadarıyla. Çalışmalar sürüyor. Şöyle bir bilgi var: “Solucanlar ne şanslı ki… sonsuz sayıda ruha sahipler… biz göğe bakanlar ise tek bir ruhla yetinmek zorundayız.” Solucanların, kertenkelelerin, semenderlerin, denizanalarının organlarının yerine gelmesi ruhlarının çokluğuyla anlatılmış 1743’te. Peki, bizim ruhlarımızı çoğaltmak mümkün mü? Mümkün tabii. Organ nakilleriyle.
Erkek ölümsüzlüğü…
Erkek egemen dünyada (özellikle de bizim ülkemizde) erkek olmak ancak cinsellikle söz konusu. Bugün de geçerli bu ve bütün gücünü erkeklik organından alan bir yaşam biçimi içerisindeyiz, ne yazık ki, hâlâ.
Birinci Paylaşım Savaşı ile birlikte, kalanların gidenlerin yerine geçmesi ancak cinsel güçle olabilir-di. Hem yaşlanmayı da geciktirmek için gerekliydi bu. Birileri yılan yağı satarken birileri de keçi testisini, erkeklerin testis derisinin altına yerleştiriyordu.
Sadece erkek egemen mi? Tabii ki değil, egemen erk yaşamın her anında, her alanında egemen olmak ve asla orayı terk etmemek ister. Onun için de, tıpkı Lokman Hekim efsanelerinin birinde olduğu gibi padişahın oğlunu bile feda edebilir. Yaşamak her şeyden değerlidir. Bu, sadece insan için değil, tüm canlılar için vazgeçilmez değerdedir. Bugün, bir ağacın altından daha değerli olduğunu söyleyerek maden aramalarına tepki göstermek de pek farklı bir bakış açısı olmasa gerek.
İlginçlikler arasında…
Paul Craddock, “Yedek Parça”da, birbirinden ilginç, birbirinden heyecanlı ve bir o kadar da soru işareti yüklü bilgiler aktarıyor. Merak etmemek mümkün mü? Atlantik’i uçakla ilk geçen -sahi, bunu niye anlatmazlar ki- Lindbergh, çocuğunun doğumu için gelen doktorun yanındaki solunum cihazının, kalbinin mitral kapağı arızalı baldızı için de yararlı olabileceğini düşünerek belli çizimlerle çözüm bulmaya çalışır. Dr. Alexis Carrel’le birlikte yeni cihazlar geliştirirler. Dr. Barnard’ın ilk kalp naklinde makineleri durdurup beklemeleri, duran kalbin yeniden atması için makinelerin yeniden çalıştırılması… En heyecanlı filmden bile daha heyecanlı gelmiyor mu size? Üzücü sonuçlanan denemeler kadar eğlenceli olanlar da yaşanmış yıllar boyunca. Onlarca başarılı/başarısız denemenin ardından ilk naklin nasıl gerçekleştiğini merak etmiyor musunuz? Sahi, kalbi elleriyle taşıyorlar (burada Lindbergh yeniden giriyor devreye), gözlerinizi önüne geliyor mu?
Gelecekte neler olabilir ya da olacak? Doktorlar, araştırmacılar, uzmanlar çalışıyor. Günümüzde sadece beden ya da organla sınırlı değil düşünülmesi gereken(ler). Elini on dört yıl önce kaybeden, yerine “yedek parça”sı takılan kişi, psikolojisine dayanamayıp elini yeniden kestirmiş, yeni elin “görsel gerçekliği”ni kabullenemeyip. Zaman her şeyin ilacıdır deriz, bunların da aşılacağına inanıyorum. “Yedek Parça” sizi inandırmak için kitapçılarda…
Yedek Parça, Doku ve Organ Nakillerinin Şaşırtıcı Öyküsü
Paul Craddock, çeviren Gürol Koca
XXI. Yüzyıl Kitapları
Yapı Kredi Yayınları, Kasım 2024, 263 s.
(Bu yazı Son Haber’da yayımlanmıştır)
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.