Bu yazının amacı ne bir tören metni hazırlamak ne de klasik bir veda cümlesi kurmaktır. Bu yazının amacı, yıl sonunu değil, asıl sorumlulukların başladığı eşiği işaret etmektir. Ailelere: Karnede Not Değil, Hayat Var! Karneler sadece çocuklara verilmez, ebeveynlere de bir ayna tutar. O aynada sadece notlar değil; ihmal, yorgunluk, fazla baskı ve bazen sevgi eksikliği yansır. Unutmayın: – Karnedeki düşük not, çocuğun başarısızlığı değil, sistemin, ilgisizliğin ya da aşırı beklentinin sonucudur. – Her çocuk aynı takvimde çiçek açmaz. Kimi Nisan’da parlar, kimi Kasım’da. -“Başarılı ol” demek yerine “Senin yanındayım” demek, bir çocuğun tüm eğitim hayatını değiştirir. -Çocuklarımıza en çok ihtiyacı olan şey sevgi, sabır ve güvendir. Not ortalaması değil. Aileler olarak görevimiz, yaz tatilini yarışa değil, yenilenmeye çevirmektir. Tatile çıkan bedenler kadar dinlenen zihinlere de ihtiyaç var. Tabletten değil, doğadan öğrenilen bilgiler ömür boyu kalır. Bu yaz tatilini “yaz okulu” değil, “yaşam okulu” yapalım. Millî Eğitim Bakanlığı ve Müdürlüklere: Sadece Rapor Değil, Yol Haritası Hazırlayın Bir eğitim yılı sona erdiğinde, yapılan seminerler, alınan kararlar, düzenlenen sempozyumlar artık arşivlik değil, gelecek yılın mayası olmalıdır. -Öğretmenler seminerlerde zaman doldurmamalı, gelecek vizyonuna katkı sunmalıdır. -MEB ve il/ilçe müdürlükleri, sadece sınav başarılarını değil, ahlakî, sosyal ve kültürel gelişimleri de ölçecek mekanizmalar oluşturmalıdır. -Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sadece bir kavram olarak kalmamalı; sahada, sınıfta, köyde ve kasabada ete kemiğe bürünmelidir. -Her okulun kendi ihtiyaç haritası çıkarılmalı; “aynı reçete her yaraya iyi gelir” anlayışından vazgeçilmelidir. Bugün bir çocuğun okula neden devamsızlık yaptığı, neden derste sessiz kaldığı ya da neden başarısız olduğu artık sadece psikolojik değil; sosyolojik, ekonomik ve pedagojik nedenlerin karmaşık bir sonucudur. Bu sistem karmaşıklığını çözmek için merkezden değil, yerelden başlamalıyız. Okul İdarelerine: Yönetici Değil, Rehber Olun Okul müdürlüğü, sadece imza atmak ya da evrak düzenlemek değildir. Bir okul müdürü, binanın ruhunu belirleyen kişidir. Öğretmeniyle, öğrencisiyle, velisiyle bir bağ kurmak zorundadır. – Yeni eğitim yılına girerken öğretmenlerin fikrini almadan yapılan plan, eksik kalır. – Öğretmenini motive etmeyen yönetici, eğitim gemisini rotasız bırakır. -Okul idareleri, öğrenci başarısını sadece LGS ve YKS verileriyle değil; kütüphane kullanımıyla, sosyal sorumluluk projeleriyle de ölçmelidir. – En önemlisi: İyi bir müdür, önce iyi bir insan olur. Topluma: Eğitim Sadece Okulda Değil Bir çocuğun eğitimi, sadece okul duvarlarıyla sınırlı değildir. Parkta, sokakta, otobüste, camide, kahvede… Her yerde eğitim vardır. Ve bu eğitimin kalitesini belirleyen şey sadece müfredat değil, toplumun kendi davranışlarıdır. -Öğrenciye kötü örnek olan bir şoför, öğretmenin tüm çabasını boşa çıkarabilir. -Her küfür, her hor görülme, her aşağılayıcı bakış; çocukların özgüvenini çürütür. – Sokakta kitap okuyan bir gence tebessüm etmek, bir öğretmen maaşına denk bir motivasyondur. Eğitim, sadece okulun değil, toplumun aynasıdır. Bu yüzden her birey, kendi yaşam alanında bir “eğitim neferi” gibi davranmak zorundadır. Son Söz: Yıl Sonu Değil, Vicdan Başlangıcı Şimdi herkes rahat bir nefes alacak. Çocuklar koşarak okuldan çıkacak. Öğretmenler yorgun ama gururlu vedalar yapacak. Müdürler raporlarını teslim edecek. Aileler belki yaz tatilinin hayalini kuracak. Ama unutmayalım: Eğitim bir takvimle başlamaz, bir zil sesiyle bitmez. Eğitim, vicdanla başlar, hayat boyunca devam eder. Bu yaz, çocuklarımızı notlarla değil, nezaketle; başarılarla değil, sabırla; ödevlerle değil, değerlerle büyütelim. Yıl biter, ama insan yetiştirmek bitmez. Çünkü bir çocuk değişirse, dünya değişir.
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.