Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl 1 Ekim’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında yaptığı konuşmadaki “iç cepheyi tahkim etmek” vurgusunu hatırlatan Keleş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu vurgudan üç hafta sonra, 22 Ekim tarihli grup toplantısında yaptığı “Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin Meclis’te DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse ‘Umut Hakkı’ndan yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” çağrısının terör örgütü PKK’nın bugünkü açıklamasına giden süreci başlatan ilk adım olduğuna dikkat çekti.
Keleş, “1 yıl sonra geldiğimiz noktada terör örgütünün tamamen silah bırakmasına ve Türkiye’den geri çekilmesine şahit oluyoruz. Bu sürece kolay gelinmedi. İmralı ziyaretleri, arkasından devlet yetkililerimizle DEM Parti arasında yapılan görüşmeler derken en somut neticeyi biz 11 Temmuz 2025’te terör örgütünün Süleymaniye’de silah bırakma ve yakmasıyla gördük” dedi.

11 Temmuz’da silahların yakılması sembolik öneme sahip bir adımdı
“ESAS MESELE SURİYE’DE DÜĞÜMLENİYOR”
Bu sembolik adımın arkasından devlet kurumlarımızın, Iraklı yetkililerin ve bölgesel yönetimin de dahil olduğu silah bırakma sürecinin Irak’ta devam ettiğinin altını çizen Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak İmralı’dan yapılan çağrıda örgütün tüm unsurlarıyla birlikte hem silah bırakması hem de kendini lağvetmesi çağrısı yapılmıştı. Birinci adım Irak’ta gerçekleşti. Ancak örgütün İran’da PEJAK kolu var, Suriye’de SDG/PYD kolu var. Bir de Avrupa ayağı var. Şu ana kadar Irak’taki süreç somutlaştı. Bugün de sayıları 50 ila 80 civarında olan terör örgütü mensupları Türkiye’yi terk ediyor. Geriye İran’da PEJAK, Suriye’de PYD/PKK ve Avrupa’da Remzi Kartal’ın başında olduğu gruplar kalıyor. PEJAK hem İran’ın hem Türkiye’nin ortak sorunu. Avrupa’daki süreç belki zamana yayılabilir. Ancak Öcalan’ın çağrısında itaat etmesi gereken esas mesele Suriye’de düğümleniyor.”
“ÖNÜMÜZDEKİ İKİ AY ÇOK KRİTİK”
Keleş, örgütün Suriye’de de silah bırakması ve kendisini lağvetmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Geçtiğimiz 10 Mart’ta, örgüt elebaşı Mazlum Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara arasında bir mutabakat imzalandı. Bu mutabakat sekiz maddeden oluşuyor ve son maddesi Aralık 2025 sonuna kadar, örgütün oradaki silahlı güçlerini Suriye devletinin ordusuna entegre etmesi, enerji kaynaklarını devlete devretmesi ve sınır kapılarının yine Suriye devleti yetkililerine devredilmesini öngörüyor. Dolayısıyla önümüzdeki 2 ay bu yönüyle çok kritik. Özellikle aralık ayını yakından takip etmek gerekiyor çünkü o sekiz maddenin hayata geçip geçmeyeceğinin netleşeceği ay olacaktır” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Şara
“SABOTAJ GİRİŞİMİ” VURGUSU
Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü Ömer Çelik’in kararın açıklanmasından sonra yaptığı açıklamanın satır aralarında yer alan dış güçler kaynaklı sabotaj girişimleri vurgusunu da hatırlatan Keleş, “Terörsüz Türkiye sürecinin sekteye uğraması için içeriden ve dışarıdan bazı çevrelerin zaman zaman sabote etmeye çalıştıkları, bazı marjinal grupların sokaklara inerek bu süreci engellemeye gayret ettikleri gözlendi. Ancak bugünkü yapılan açıklamayla birlikte bunların da bir sona ermesi ve özellikle hem siyasi alanda söylemlere dikkat edilmesi hem de örgüte yakın medya organlarının dillerini düzeltmeleri gerekiyor ki bu süreç salimen sonuca ulaşsın” diye konuştu.
Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü Ömer Çelik
“DİKENLİ BİR YOL OLACAĞINI TAHMİN EDİYORDUK”
“Terörsüz Türkiye süreci başladığında bunun güller serilmiş bir yol olmasını beklemiyorduk, dikenli bir yol olacağını tahmin ediyorduk. Çünkü bu sürecin tamamen normalleşmesini istemeyen iç ve dış aktörler olduğunu tahmin ediyorduk” ifadelerini kullanan Gökçe ise şöyle devam etti:
“İç aktörler olarak bu işten nemalanan ve bu terör süreci içerisinde kendilerine menfaat bulanlar olduğunu biliyoruz. Dışarıda ise Türkiye’yi parçalamak isteyen, bölgede uzun süreli politikalar izleyen ve bu bölgede kendine güvenli alanlar yaratmak için bölge ülkelerini istikrarsızlaştırmak isteyen grupların ve aktörlerin olduğunu biliyoruz. Bütün bunların emelleri, hedefleri bu süreçte ortaya çıktı. Neler yaşadık bu süreçte? Terörden nemalanan grupların “Terör bittiği zaman ne yapacağız biz?” sorusuna karşılık terörün bitmemesi için çeşitli provokatif söylemlerde bulunduklarını, bu süreci baltalamaya yönelik bazı adımlar attıklarını basından takip ettik.”
“İSRAİL GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMİYOR”
Süreci baltalamak isteyen dış aktörler bağlamında ise özellikle İsrail’e vurgu yapan Gökçe, “İsrail’in başta bölgede kendisine tehdit olabilecek bir aktör yaratmamak için üniter devlet olma yolunda hızla giden Suriye’yi istemediğini ve oradaki farklılıkları kullanarak bölmeye çalıştığını gördük. İran’a yapılanlar zaten meydanda. Tek üniter devlet hemen hemen sadece Türkiye kaldı. Türkiye’nin terörle mücadelesinin devam etmesi, yıllarca olduğu gibi Türkiye’nin tüm enerji kaynaklarının buna yöneltilmesi ve harcanması anlamına geldiği için (Terörle mücadeleye ayrılan kaynak olarak 2 trilyon dolardan daha fazla bir meblağdan bahsediliyor.) terörün devam etmesi, hiçbir şey yapmasa bile Türkiye’nin istikrarsızlaşmasına ve ekonomik yönden güçsüzleşmesine neden olacaktır” diye konuştu.
Gökçe sözlerini, “Bunun yanı sıra, terör dediğimiz zaman aklımıza PKK sorunu geliyor. Terörle mücadelenin başarısız kılınması durumunda artabilecek Kürt milliyetçiliğinin ülkeyi bölme yolunda hızlı adımlarla ilerleyebileceğini ve bu yönde adımlar atabileceğini düşünen İsrail tabii ki güçlü bir Türkiye istemiyor, en çok korktuğu konu Türkiye. Bunu en son nerede gördük? Geçtiğimiz hafta Netanyahu ‘Gazze’de Türk askeri olmasın’ dedi” diye sürdürdü.

“BİZ BAŞKALARINA RAĞMEN BU MÜCADELEYİ SÜRDÜRDÜK”
AK Parti Sözcüsü Çelik’in CNN Türk yayınında kullandığı “üçüncü göz yok” sözlerini de değerlendiren Keleş, “Terörle mücadele, Türkiye’nin tek başına yönettiği bir mücadeledir. 1984 yılından bu güne kadar onca şehit ve gazi vermesine rağmen, Türkiye mücadelesinden bir adım bile geri çekilmedi. Eğer şu anda biz ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinden bahsediyorsak, bu 41 senedir verilmiş olan mücadelenin bir neticesidir. Biz burada başkalarına rağmen, o terör örgütüne destek veren devletlere rağmen biz bu mücadeleyi sürdürdük ve bu noktaya getirdik” dedi.
“BU KARARLI DURUŞ NETİCESİNDE TERÖR ÖRGÜTÜ DE BİR YERE VARAMAYACAĞINI GÖRDÜ”
“Bu noktadan itibaren de ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinde başkalarıyla birlikte yol gitmiyoruz” diye konuşan Keleş, şöyle devam etti:
“Türkiye özellikle Cumhurbaşkanımız’ın ağzından net bir duruş sergiledi: ‘Ya silahlarınızı teslim edersiniz veya silahlarınızla birlikte gömülürsünüz.’ Bu cümlenin geçerliliği halen devam ediyor. Ve Türkiye terör örgütüne destek verenlere rağmen bu aşamaya getirdi her şeyi. Bu kararlı duruş neticesinde terör örgütü de artık bir yere varamayacağını gördü ve silahlarını bırakıyor ve kendisini lağvediyor. Eğer başka birileri de bu işe müdahil olsaydı emin olun ki biz bu günleri biraz zor görürdük. Çünkü ‘üçüncü göz’ olduğu takdirde sizin atacağınız adımları sekteye uğratacak bazı teşebbüsler olacaktı.”
“AKLISELİM İNSANLARIN SABIRLA DEVAM ETMESİ GEREKİYOR”
Bu bağlamda Gökçe, “Bütün bu açılardan baktığımızda ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin ne yöne gideceği tamamen aktörlerin elinde. Burada süreci istikrarsızlaştırmaya çalışan, farklı açıklamalar yapan, tarafları birbirine düşürmeye çalışan, hassas duygularla oynamak isteyen gruplar olabilecektir. Sürece inanmış ve aklıselim insanların bunları bir kenara bırakıp sabırla bu işe devam etmesi gerekiyor” dedi ve şu ifadeleri kullandı:
“Her iki tarafın da aklıselim insanlarının samimi bir şekilde kendi taraflarını, özellikle de örgütün ve bu işin bitmesini isteyen PKK taraflarının bir şekilde devletin kendilerine sunmuş olduğu imkanlardan mutlaka faydalanması gerekiyor. Ellerini bu taşın altına sokmaları gerekiyor.”
“BAŞARI TÜRKİYE’NİN HAKKIDIR”
Geldiğimiz noktada birinin hanesine başarı yazılacaksa bunun sadece Türkiye‘nin hakkı olduğunun altını çizen Keleş ise sözlerini “Gelinen nokta ‘Terörsüz Türkiye‘ hedefine ulaşmak için kritik bir aşamaydı. Bundan sonra ‘Terörsüz Türkiye’ hedeflerine adım adım daha fazla yaklaştığımızı söyleyebiliriz. Yeter ki burada iyi niyet ve bu hedefe inanmış olumlu adımlar devam etsin. Umarım tez zamanda biz terörsüz bir Türkiye’ye ve terörsüz bir bölgeye tamamen kavuşmuş olacağız” diye noktaladı.
Fotoğraflar: Anadolu Ajansı
En Son Tv sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.




